NEDEN TAHRAN?
15 yıl önce
bir Danimarka şirketinde çalışmaya başlayan eşim, yıllar sonra bu pozisyonlara
geleceğini ve hayatımızın bu denli değişebileceğini tahmin etmemişti. Biz ilk
zamanlarda düzenli, kurumsal ve
çalışanına değer veren bir şirkette olmanın kafi geleceğini düşünmüştük.
(Aza
tamah eden Türk kafası işte :) )
Aradan geçen yıllar içerisinde şirket imkanları bize kendimiz ve çocuklarımız
için Türkiye'ye bağımlı kalmayan hayaller de kurabileceğimizi gösterdi.
Dünyanın herhangi bir köşesinde çalışabilir ve ortalamanın biraz üzerinde bir
hayat sürdürebilirdik.
Sporcu çocuk
yetiştiren ebeveynler olarak tabii ki aklımız ilk zamanlarda Avrupa ülkeleri ve
Amerika'ya kaydı, lakin bu çaptaki bir şirket içinde Asya yerlisi bir vatandaş
olarak o ülkelerde pozisyon kapmak
aslanın ağzından ekmeğini almak gibi bir şeydi.
Tam
hayallerimize elveda demeye hazırlanırken eşimin eski yöneticilerinden biri İran
ofisinde tam da onun uzmanlığına ihtiyaç olduğunu ve geçici görevle gidip
gidemeyeceğini sordu. Kafa kafaya verdiğimizde 4-5 aylık bir ayrılığı ailece
idare edebileceğimizi ve edineceği tecrübenin değerli olduğuna karar verip
eşimi geçen yaz İran'a yolladık.
Geliş-gidişler,
çocukların ve benim yoğun hayat tempomuz, yaz aylarının enerjisi içerisinde
dört aylık zaman su gibi akıp geçti.
Bu dört ay içinde ofise yakın bir apart otelde Tooba Apart Hotel kaldı ve kendine Farslı arkadaşlardan oluşan bir çevre edindi. Tecrübelerini ve gördüklerini İstanbul'a her gelişinde bizimle paylaştı.
4 aylık
sürecin sonunda bizi bir sürpriz bekliyordu. Yönetim pozisyonu kalıcı yapmak ve
eşimi expat olarak İran'a yollamak istiyordu.
Bu sefer
kafaları biraz daha fazla tokuşturup şu karara vardık ;
* Evet eşim
gidebildi, ama biz gidemezdik. Çünkü çocuklar 7.Sınıftaydı ve önümüzde çetin
bir sınav maratonu vardı. Ayrıca yarı profesyonel olarak sporcu oldukları için
kulübümüz ve spor kariyerimiz bu gidişi hiç mi hiç onaylamıyordu. Ortada
yılların emeği vardı.
Durumumuzu
şirketle paylaştığımızda şirketin; ailesiz olarak expat olmaya sıcak bakmadığını
öğrendik. Kısmetimiz değilmiş (Yine aza tamah eden Türk kafası) diyerek
konuyu kapatsak da, gerek İran'ın uluslararası politikadaki konumu, gerek bizim
ailevi nedenlerimiz, gerek şirketin bu pozisyona olan ihtiyacı olsun hepsi düşünüldüğünde
şartlarımıza uygun olarak pozisyon açıldı ve bize İran yolları göründü.
Uzuuuun
upuzuuuun fikir teatileri sonucunda; eşimin kiralık bir eve gidişi, çocukların
İstanbul'da kalışı, benim ise iki şehir arasında mekik diplomasisine başlayışım
-bize destek olacak ailemizin de katılımıyla- üçlü imza ile yürürlüğe konuldu.
Vatana
millete hayırlı olsun diyor ve Tahran hakkındaki izlenimlerimi hepinizle
paylaşmak istiyorum. Merak eden takibe devam etsin ;)
For English iranexpat.blogspot.com.tr
For English iranexpat.blogspot.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder