28 Nisan 2015 Salı

SADABAD PALAS



Tahran sokaklarında dikkatimi çeken unsurlardan bir tanesi de;  kapitalist parlaklıktan fersah fersah uzakta kalmalarının sonucu kaybedilmeyen estetik duygusunun binalara yansımasıydı. Renk uyumu, dış cephede kullanılan malzeme ya da ufak bir ferforje detayla benim gözümün alışkın olmadığı bir bütünlük vardı sokaklarda.

Şahın saray kompleksi olan Sadabad Palas'ı gezerken İran insanlarının içine işlemiş olan sade zevki daha belirgin olarak gözlemleme fırsatı buldum. Şaşaadan uzak ince bir zevk ürünü olan saray eşyalarını ve sarayın tamamını bizim saraylarımız ile kıyaslamaktan kendimi alamadım.

Yaldızı ve oymaları seven Padişahlarımıza karşın devrik Şah Reza  Pehlevi ve Farah sanki biraz daha elit bir zevke sahiplermiş gibi geldi bana. Sarayların kullanım zamanları arasındaki 50-60 yıllık farkın da etkisi vardır tabii.

Şahın ve ailesinin ikamet ve çalışma amaçlı olarak kullandığı binanın hemen dışında devrim sırasında kesilip sadece ayakları bırakılan Şah heykeli mevcut. Neden tamamını kaldırmak yerine ayaklarını bıraktıklarını çözemedim.

Binanın kendisi oldukça sade  ve bir saray olarak küçük sayılabilecek ebatta. Beyaz dış duvarlarda pek bir süsleme yok. Ana kapının tam karşısında yerel halk kahramanlarından İsfendiyar'ın heykeli var. 

Kabul ve yatak odaları oldukça sade ve zevkli döşenmiş.




Saray kompleksinin tamamını gezemedim ama her zaman favorim devrik kralın babası için yaptırdığı Green Palas'ın yatak odası tavan süslemeleri olacak. Ayna kullanılarak yapılan mozaik tavan ve duvarlar bir masal sahnesinden fırlamış gibi hayranlık uyandırıcıydı.

Saray Kompleksi  19 ana bölümden oluşuyor. Kraliyet arabaları, yemek takımları, silahlar, minyatürler, mutfak eşyaları, sanat eserleri, giysiler ve dokümanlar için ayrı binalarda sergiler düzenlenmiş. Bunun dışında iki İranlı kardeş olan Omidvar Kardeşlerin 1954 yılında küçük bir minibüs ve motosikletle yaptıkları dünya turundan topladıkları eşyalara ayrılan bir ufak bina daha var.


SARAY KOMPLEKSİNİN BAHÇESİ
GREEN PALACE YATAK ODASI















WHITE PALACE GİRİŞ SALONU


27 Nisan 2015 Pazartesi

TABLO GİBİ HALILAR




Halı denince akla ilk gelen ülkelerden biri olmamıza rağmen, şahsen benim evlerimizin bu naçizane eşyalarına pek bir düşkünlüğüm yoktur. Benim için halı; ayaklarımızı soğuktan koruyan işlevsel bir icat.....idi. Taa ki İran'da Milat Tower'da bir mağazanın vitrininde şu halıyı görene kadar!
                                               -->-->-->-->-->-->                                            


Türk halılarından hoşlanmama sebeplerimden biri de içinde barındırdığı keskin geometrik desenler ve kullanılan karamsar renklerdir. Oysa bu halı hem renk hem desen olarak beni benden aldı. Param yetip alabilsem yere sermeye kıyamayacağım kesin.

Bu halı ile başlayan İran halısı merakımı yerel arkadaşlar biraz tatmin etti. İran'da halıları ile meşhur bölgenin adı Kirman (Kerman). Kuruluşu MS 200 yıllarına kadar dayanan yüksek rakımlı şehrin ana geçim kaynaklarından biri fıstık üretimi ve halıcılık. Sadabad Palace'da  (Devrik Kralın Saray Kompleksi) yer alan tüm halılar da bu şehirde odanın ölçülerine göre özel olarak üretilmiş.

İran'a tam olarak yerleştiğimizde gezi rotamın ilk durağı Kirman olabilir gibi ne dersiniz?
Sadabat Sarayı




21 Nisan 2015 Salı

TAHRAN DUVARLARI 




Günün ağarmasına yakın inen uçağımız , şehrin dışında kalan İmam Humeyni Havaalanı'ndan otelimize doğru seyrederken her otoyolda olduğu gibi yol kenarlarında kocaman reklam panoları dikkatimi çekti. Zaten görülebilecek hemen hemen başka bir şey de yoktu. Reklam panolarında esas ilgi çekici olan; neyin reklamı yapılırsa yapılsın görselde insan unsuru bulunmaması veya sadece bir el vs. olmasıydı. 

İlk şaşkınlıkla ve biraz da uyku sersemliğiyle bunu İslam dünyasının suret çizilmesi-yapılmasına iyi gözle bakılmadığından kaynaklı olduğunu düşündüm.

Bu düşüncem tez zamanda yerle bir oluverdi.

Şehre girerken artık gün ağarmaya başlamıştı ve duvarlardaki graffitiler Tahran'ı bana sevdiren ilk unsurlar olmuştu bile.

Bazıları geleneksel motifler içerirken, bazıları da devrim şehitlerini anma niteliğinde yapılmıştı. Kimi ise sadece pastoral bir manzara sunuyordu gözlere.

Gördüğüm graffitilerin çoğu, duvar sanatçının hizmetine sunulmuş gibi özgür ve tüm duvarı kaplar gibiydi. Sanırım gençlere kısıtlı da olsa özgürlük alanı verilmiş bu yolla. Bir grafitti festivalleri olduğunu da bu yazıyı yazarken öğrendim.

Aracımız hızlı seyrettiğinden ve ışık yetersizliğinden bu güzel graffitilerin fotoğraflarını bu seferlik çekemedim, ama size Tahran duvarlarını tanıtan bir seçki hazırladım.


Bu tarz güzellikleri kendi şehrimde de görmek dileği ile... 

For English iranexpat.blogspot.com.tr














































20 Nisan 2015 Pazartesi


İRAN PARASI İLE TANIŞALIM


İran' da  zorluk çekmediğim şeylerden birisi de para konusu oldu. İran'nın resmi para birimi İran Riyali. 1 TL yaklaşık 10,000 İran Riyali (yanlış okumadınız) yapıyor. Bizim devalüasyon öncesi paramız gibi bol sıfırlı paralar kullanılıyor. Bizlerden daha zor olan kısım ise İran'da kredi kartı kullanımının mevcut olmaması.

İran üzerinde uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle cebimizde para yerine taşıdığımız hiçbir kart burada geçmiyor. Visa ve  Master Card sistemleri yerel bankalarda da geçerli değil. İran bankaları hükümetin sıkı koruması altında ve faizle işlem yapıldığı nedeni ile bu gibi uygulamalara karşılar. Yalnız bu sizlerde yanlış bir kanıya da neden olmasın.

Hepimizin gözünün aşina olduğu uluslararası bankaları görmesek de İran caddelerinde  bizlerde olduğu gibi banka şubeleri mevcut. Tabi hepsi yerel. Hemen hepsinde de bizim Parakart-BankKart vs diye adlandırdığımız debit kart uygulaması var. Yani cebinizde tonlarca nakit taşımadan da yaşayabilmek mümkün. Gerçi arka cebinden parmağım kalınlıkta nakit dolu cüzdan taşan adamlar görmedim de değil. İlk anda bu görüntü şok yaşatsa da hesaplayınca benim cüzdanımdaki 200-300 TL ' ye denk geldiğini fark ettim ve şoku hızla üzerimden attım.

Uluslararası banka olarak ( Para transferi yapılacaksa ) benim bildiğim sadece Halk Bank  ve bir İran bankası olan Bank Mellat var. Fakat bu transferler çok sıkı denetim ve engellere tabii. Kişisel olarak isme havale yapılabiliyor. Küçük işletmeler de buradan para transferi yapabiliyormuş. Büyük paralar ise benim bilgimi aşıyor. O kısmı başkasından öğreniniz ;)

Gelelim bu paranın Tahran' daki alım gücüne ;

90,000,000 Riyale ( Yaklaşık 3,000 USD/9,000 TL ) çok güzel bir semtte çok güzel bir dayalı-döşeli evde kiracı olabilirsiniz. 40-50 TL ( 400,000-500,000 Riyal ) arasında çok güzel bir mekanda güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Daha mütevazi ve yerel yerlerde bunu 10-20 TL aralığında yapabilirsiniz. Yaşadıkça alım gücü hakkında daha fazla bilgi edinip hepsini sizlerle paylaşacağım.


DİKKAT: Yerel halk kendi fiyatlandırmasında Riyal değil "Toman" (ya da Tümen) kullanıyor bu da fazlasıyla kafa karıştırıyor. Herhangi bir ürün alırken Toman mı - Riyal mi diye özellikle sorun. Toman'a  basitçe ; Riyalin bir sıfır atılmış hali diyebiliriz. Her ne kadar hayatı kolaylaştırmak için bu uygulamaya gidilmiş olsa da enflasyon hızına ayak uyduramamışlar maalesef. Yakın zamanda Riyal'den birkaç sıfır atılacağına dair duyumlar da aldım. Bakalım doğru çıkacak mı?

15 Nisan 2015 Çarşamba

İLK İZLENİMLER - GİYİM




Nisan 2015 itibarı ile Tahran'a (dolayısıyla İran'a) ilk seyahatimi yapmış bulunmaktayım. Bundan sonraki birkaç yazım bu seyahatten izlenimlerimi içerecek sanırım.

İletişim ve internet çağında İran için çok fazla kaynak yok, olanlar da birbiriyle tamamen çelişen bilgiler içeriyor. Bir yanda İran Hükümeti'nin propaganda malzemeleri, bir yanda İran'ı öcü gibi gösteren siteler, resimler vs. Benim için en önemli kaynak eşimin önceki ziyaretleri ve bu ziyaretlerde çektiği fotoğraflar oldu.

"Ne giymem gerekir?" konusu başlı başına gündemimin ilk maddesini meşgul etti. 5-6 yıl öncesi gibi, ya da Suudi Arabistan gibi kara çarşafla gezmediklerini biliyordum.  Spor giyinen ve taytlara bayılan ben gardırobumda bir iki parça şeyden başka giyecek şey bulamadım maalesef.  Bu durumda AVM yollarına düşüp biraz para harcadım.


Neyse ki bu yıl alışveriş yapmayı sevdiğim mağazalar kimono tarzı üstler, şort ya da tayt üzerine giyilebilecek rahat ve uzun gömlekler filan yapmışlar da çok zorlanmadım. Türkiye'de yaz/kış boynuma sarmayı sevdiğim incecik ama kocaman renkli fularlar, uzun gömlekler ve t-shirtler, uzun kimonolarla pardösülerin altına skinny pantolonlar harika kombinler oldu. Ayağıma da babetlerimi çektim. Uçaktan inmeden önce boynumda olan fuların kafama doğru çıkmasıyla İran'a giyim olarak hemencik uyum sağladım diyebilirim.





Tahran'da gezerken bu giysilerle azıcık aykırı kaldım mı? Evet kaldım. Özellikle bazı kadınların (kara çarşaflı) gözlerindeki hasetten çok imrenme ifadesi beni biraz yaraladı. Giyimim açık değildi ama renkli olması onları cezbeden yönüydü galiba. Çünkü kısa gözlemlerime göre İran kadınları çarşaf giymese de siyah kullanmayı tercih ediyorlar. Bunun geleneksel olup olmadığını sorduğum mihmandar durumu şöyle açıkladı:  "Siyah giyerek görünmez olmayı tercih ediyorlar"







Şeriat polisi artık siyah üniformaları ile ortalıkta dolaşmasa da, sivil kıyafetleri ile yanı başınızda belirip, sadece renkli ve dikkat çekici giyindiğiniz için sizi karakola götürüyormuş. Şiddet vs uygulanmıyor, "Bir daha böyle giyinmeyeceğim" diye kağıt imzalatıp salıveriyorlarmış. 

Avrupalı kadınlar ya da statüsü biraz yüksek İranlı kadınlar başlarını incecik tülbentlerle örtüp, kalçalarını örten üst giyim ile idare ediyorlar ama Uzakdoğulu (Kore-Filipin vs) kadınlar başlarını ofislerde örtmüyorlar. Neden bilmiyorum. Şeriat polisi onlardan birini içeri aldı mı onu da bilmiyorum. 




Hepsini zamanla öğrendikçe sizlerle paylaşacağım. Merak edenler beni izlemeye devam etsin :)

12 Nisan 2015 Pazar

MERHABA TAHRAN



NEDEN TAHRAN?



15 yıl önce bir Danimarka şirketinde çalışmaya başlayan eşim, yıllar sonra bu pozisyonlara geleceğini ve hayatımızın bu denli değişebileceğini tahmin etmemişti. Biz ilk zamanlarda  düzenli, kurumsal ve çalışanına değer veren bir şirkette olmanın kafi geleceğini düşünmüştük.
(Aza tamah eden Türk kafası işte :) )

Aradan geçen yıllar içerisinde  şirket imkanları bize kendimiz ve çocuklarımız için Türkiye'ye bağımlı kalmayan hayaller de kurabileceğimizi gösterdi. Dünyanın herhangi bir köşesinde çalışabilir ve ortalamanın biraz üzerinde bir hayat sürdürebilirdik.

Sporcu çocuk yetiştiren ebeveynler olarak tabii ki aklımız ilk zamanlarda Avrupa ülkeleri ve Amerika'ya kaydı, lakin bu çaptaki bir şirket içinde Asya yerlisi bir vatandaş olarak  o ülkelerde pozisyon kapmak aslanın ağzından ekmeğini almak gibi bir şeydi.

Tam hayallerimize elveda demeye hazırlanırken eşimin eski yöneticilerinden biri İran ofisinde tam da onun uzmanlığına ihtiyaç olduğunu ve geçici görevle gidip gidemeyeceğini sordu. Kafa kafaya verdiğimizde 4-5 aylık bir ayrılığı ailece idare edebileceğimizi ve edineceği tecrübenin değerli olduğuna karar verip eşimi geçen yaz İran'a yolladık.

Geliş-gidişler, çocukların ve benim yoğun hayat tempomuz, yaz aylarının enerjisi içerisinde dört aylık zaman su gibi akıp geçti.

Bu dört ay içinde ofise yakın bir apart otelde Tooba Apart Hotel kaldı ve kendine Farslı arkadaşlardan oluşan bir çevre edindi. Tecrübelerini ve gördüklerini İstanbul'a her gelişinde bizimle paylaştı.

4 aylık sürecin sonunda bizi bir sürpriz bekliyordu. Yönetim pozisyonu kalıcı yapmak ve eşimi expat olarak İran'a yollamak istiyordu.

Bu sefer kafaları biraz daha fazla tokuşturup şu karara vardık ;
* Evet eşim gidebildi, ama biz gidemezdik. Çünkü çocuklar 7.Sınıftaydı ve önümüzde çetin bir sınav maratonu vardı. Ayrıca yarı profesyonel olarak sporcu oldukları için kulübümüz ve spor kariyerimiz bu gidişi hiç mi hiç onaylamıyordu. Ortada yılların emeği vardı.

Durumumuzu şirketle paylaştığımızda şirketin; ailesiz olarak expat olmaya sıcak bakmadığını öğrendik. Kısmetimiz değilmiş (Yine aza tamah eden Türk kafası) diyerek konuyu kapatsak da, gerek İran'ın uluslararası politikadaki konumu, gerek bizim ailevi nedenlerimiz, gerek şirketin bu pozisyona olan ihtiyacı olsun hepsi düşünüldüğünde  şartlarımıza uygun olarak  pozisyon açıldı ve bize İran yolları göründü.

Uzuuuun upuzuuuun fikir teatileri sonucunda; eşimin kiralık bir eve gidişi, çocukların İstanbul'da kalışı, benim ise iki şehir arasında mekik diplomasisine başlayışım -bize destek olacak ailemizin de katılımıyla- üçlü imza ile yürürlüğe konuldu.

Vatana millete hayırlı olsun diyor ve Tahran hakkındaki izlenimlerimi hepinizle paylaşmak istiyorum. Merak eden takibe devam etsin ;)

For English iranexpat.blogspot.com.tr